AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUNUN UYGULANMASI HAKKINDAKİ ADALET BAKANLIĞI GENELGESİ GÜNCELLENDİ – Adalet Bakanlığı Haberleri

AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUNUN UYGULANMASI HAKKINDAKİ ADALET BAKANLIĞI GENELGESİ GÜNCELLENDİ
17/12/2019 tarihli ve 154/1 numaralı Genelge:
Aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet suçlarının soruşturmaları ile 6284 sayılı
Ailenin Korunması ve Kadına Karsı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında verilen
önleyici ve koruyucu tedbir kararlarının uygulanması sırasında ortaya çıkan sorunların
giderilmesi ve yol gösterici olması amacıyla, 20/02/2015 tarihli ve 154 sayılı “Ailenin
Korunması ve Kadına Karsı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanması” konulu
Genelgenin güncellenmesinde fayda bulunduğu değerlendirilmiştir.
Aile kurumu, toplumun en küçük birimi olup toplumsal yapının temeli ve
geleceğimizin teminatıdır. Sağlıklı bir toplumsal yapının devamı için aile kurumunun taşıdığı
önemin ve insan haklarına dayalı hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak, aile ve aile
bireylerinin korunmalarına yönelik düzenlemelere hem ulusal hem de uluslararası metinlerde
yer verilmiştir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci maddesinde ailenin Türk
toplumunun temeli olduğu ve esler arasında eşitliğe dayandığı belirtilmekte, 1 Ağustos 2014
tarihinde yürürlüğe giren Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve
Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nde de, aile içi ve kadına yönelik
şiddetin tüm hâllerinin, ayrımcılığın ve aile içi şiddetin önlenmesi, şiddete uğrayanlara
yardım ve koruma için politikalar oluşturulması öngörülmektedir.
20 Mart 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6284 sayılı Kanunda, şiddete uğrayan veya
şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı
takip mağduru olan kişilerin korunması ile, bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla
alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Aynı Kanunda, şiddet ve kadına
yönelik şiddet tanımlarına yer verilmiş, koruyucu ve önleyici tedbir kararlarına ayrıntılı
şekilde değinilerek, şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak
uygulanmasına yönelik destek hizmetlerinin verildiği, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Il
Müdürlüğü Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin (SÖNIM) görev ve sorumlulukları ortaya
konulmuştur.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da kadına yönelik şiddet, kadına
yönelik ayrımcılığın en belirgin göstergelerinden birisi olarak kabul edilmekle, tüm dünyada
ve ülkemizde çözümlenmesi gereken önemli bir toplumsal sorun olarak karsımıza
çıkmaktadır.
Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Opuz/Türkiye kararında, başvurucu ve
annesinin maruz kaldığı şiddet karsısında yetkili mercilerin etkisiz ve hareketsiz kalması,
Avrupa Insan Hakları Sözleşmesinin ihlali olarak kabul edilmiş ve asıl sorunun mevzuattan
değil, söz konusu düzenlemelerin uygulamaya yansıtılamamasından kaynaklandığı da ifade
edilmiştir.
Şiddetle etkin mücadele edilebilmesi için; ilgili bütün kurumların eşgüdüm içerisinde
çalışmaları, şiddeti doğuran nedenlere odaklanılması ve mağduru koruyucu mekanizmaların
yanında şiddet uygulayan kişilere yönelik önleyici tedbirler üzerinde de yoğunlaşılması
gerekmektedir. ŞÖNIM’lerin görev ve sorumlukları, özellikle önleyici sosyal hizmetlerin
yürütülüp geliştirilmesinde önemli bir işleve sahiptir. Bu kapsamda, şiddet mağdurunun
talebi üzerine konuya temas eden kolluk personeli ve SÖNIM uzmanlarının vakayı titizlikle
inceleyerek doğru tedbir kararları önermeleri önem arz etmektedir.
Diğer yandan, 6284 sayılı Kanun kapsamındaki şikâyet ve talepler sonrasında kolluk
tarafından düzenlenen “Aile İçi ve Kadına Karsı Şiddet Olay Kayıt Formu’nun mutlaka
kişiye ve olaya uygun olarak düzenlenmesi istenilmelidir. Zira durumun özelliğine göre
verilecek tedbirlerin türü ve niteliği bu aşamada anılan form üzerinden şekillenmektedir.
Bilindiği üzere, 6284 sayılı Kanun esasen bir ceza veya ceza muhakemesi kanunu
olmayıp, bu Kanun kapsamındaki kişilere yönelik şiddetin önlenmesine dair tedbirlerin usul
ve esaslarını düzenlemektedir. Suçlara ilişkin olarak genel usul ve güvenceler saklı kalmak
üzere anılan Kanun, başvuru üzerine süratle harekete geçilmesine yönelik ayrı bir usul
öngörmektedir.
Öte yandan, 6284 sayılı Kanun uygulamaları yanında, çocuğun yüksek yararı ilkesi
uyarınca vakanın özelliğine göre çocukların psikolojisi, sosyal yasamı, eğitim hayatı ve
ebeveynleri ile uygun ortamlarda ilişki kurabilmelerine de imkân tanıyan 5395 sayılı Çocuk
Koruma Kanunu uyarınca uygun tedbir istemlerinde bulunulması hususu da gözetilmelidir.
Bu itibarla;
A) Aile içi ve kadına karsı şiddet suçlarına ilişkin yürütülen soruşturmalarda;
1- Cumhuriyet başsavcılıkları bünyesinde, “Aile Içi ve Kadına Yönelik Şiddet
Bürosu” kurulması ve bu bürolarda çalışan Cumhuriyet savcılarının uzmanlaşmalarının
sağlanarak zorunlu durumlar dışında farklı islerde görevlendirilmemesi ve sık işbölümü
değişikliği yapılmaması,
2- Cumhuriyet başsavcılıklarına yapılan şikâyet başvurularında gerekli soruşturma
işlemlerinin ikmali için müracaat evrakının doğrudan kolluğa havalesinden kaçınılması,
müracaat sahibinin Cumhuriyet savcısı tarafından ayrıntılı şekilde ifadesi alınarak şikâyet ve
delillerinin açıklattırılması ve buna göre ikmali istenilen hususlar açıkça bildirilerek kolluk
birimlerinin talimatlandırılması,
3- Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca verilen yetkilerin maddi gerçeğe ulaşmak için
etkili şekilde kullanılması, soruşturma konusunu aydınlatmaya yarayacak her türlü bilgi,
belge ve delilin zamanında, eksiksiz ve ayrıntılı şekilde toplanması,
4- Eylemle orantılı ceza muhakemesi koruma tedbirlerine başvuru hususunun
değerlendirilmesi; mağdurun daha önce başka şikâyetinin bulunup bulunmadığının mutlaka
kontrol edilmesi, süregelen şiddet vakalarının tespiti halinde şüpheli hakkında zincirleme
eylemlerle orantılı koruma tedbirlerine başvuru hususunun da göz önünde bulundurulması,
5- Kural olarak gizli olan soruşturma evresiyle ilgili ifade, tutanak, belge, ses ve video
kaydı gibi delillerin internet ve sosyal medya gibi platformlarda paylaşılmasının önüne
geçilmesi, kanuni zorunluluk nedeniyle gizli tutulan bilgilerin üçüncü kişilere verilmesinin,
Türk Ceza Kanununun 285 inci maddesi uyarınca “Gizliliğin ihlali” suçundan sorumluluk
doğuracağının bilinmesi,
6- Özel hayatın gizliliği, mahremiyet hakkı, lekelenmeme hakkı, kişisel verilerin
korunması gibi temel hakların korunmasına önemle riayet edilmesi,
7- Mağdurun hayatî tehlikesinin bulunması halinde, talebinin bulunup bulunmadığına
bakılmaksızın yasama hakkının korunmasını sağlamak amacıyla 6284 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesi uyarınca geçici koruma altına alma tedbiri hususunda karar verilmek üzere gereğinin
takdiri için mülkî amire bildirilmesi,
B) Tedbir karar ve uygulamalarında yukarıda belirtilen uluslararası sözleşmeler
ve ulusal mevzuat hükümleri gözetilerek;
1- 6284 sayılı Kanun kapsamındaki şiddet mağdurlarının vakanın özelliğine göre
kaygı düzeylerinin yüksek olduğu durumlarda beyanlarının uzman eşliğinde adli görüşme
odalarında alınması,
2- Şiddet gördüğü iddiası ile;
a) Cumhuriyet savcılığına müracaat eden kişilerin ayrıntılı beyanları alındıktan
sonra, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünden 6284 sayılı Kanunun 15 inci
maddesi uyarınca ayrıntılı sosyal araştırma raporu talep edilmesi, bu aşamada alınan beyan
dikkate alınarak uygun koruyucu ve önleyici tedbir kararlarının istenilmesinde tereddüt
edilmemesi,
b) Kolluk birimlerine müracaat eden kişiler hakkında “Aile İçi ve Kadına Karsı
Şiddet Olay Kayıt Formu”nun eksiksiz şekilde ve titizlikle düzenlenmesinin istenilmesi ve
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünden ayrıntılı sosyal araştırma raporu talep
edilmesi, bu aşamada olay kayıt formu dikkate alınarak uygun koruyucu ve önleyici tedbir
kararlarının istenilmesinde tereddüt edilmemesi,
c) Cumhuriyet savcılığı veya kolluk birimlerine müracaat eden kişinin beyanları
alındıktan sonra talebi hâlinde kolluk marifeti ile ŞÖNIM’e gönderilmesi,
3- 6284 Sayılı Kanunun 15 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca şiddet
mağduru ve şiddet uygulayana yönelik; kişinin geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, ekonomik ve
psikolojik durumu ile şiddet uygulayanın toplum açısından taşıdığı riski de ortaya koyan
ayrıntılı sosyal araştırma raporlarının mahkemeye sunularak uygun tedbirlere hükmedilmesi
hususunda talepte bulunulması,
4- Şiddet mağduru hakkında koruyucu tedbirler yanında, şiddet uygulayana yönelik
önleyici tedbirlerin de gözetilmesi; özellikle öfke kontrolü, stresle basa çıkma, şiddeti
önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve davranışları değiştirmeyi hedefleyen
eğitim, danışmanlık, rehabilite, tedavi ve muayene gibi alternatif tedbirlerin de talep edilmesi,
5- Kişiyi güvenliğinden endişe etmesini gerektirecek şekilde korku ve çaresizlik
içinde bırakacak ısrarlı bir takip söz konusu ise, mutlaka vakaya uygun tedbir istemlerinde
bulunulması,
6- 6284 sayılı Kanun kapsamında taraflar hakkında tedbir isteminde bulunulurken,
çocuğun üstün yararı ilkesi uyarınca çocukların psikolojisi, sosyal yasamı, eğitim hayatı ve
ebeveynleri ile uygun ortamlarda ilişki kurabilmeleri de gözetilerek 5395 sayılı Çocuk
Koruma Kanununa göre de basta danışmanlık tedbiri olmak üzere uygun tedbir kararlarının
talep edilmesi,
7- a) 6284 sayılı Kanun kapsamında korunan kişiler bakımından hayatî tehlikenin
bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması
hâlinde anılan Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca ilgilinin aydınlatılmış rızasına bağlı olarak
kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi tedbiri hususunda bir karar verilmek
üzere hâkimden talepte bulunulması, bu kararın sadece korunan kişiye tebliğ edilmesi,
b) Kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi kararından beklenen
amaç ve faydanın gerçekleşebilmesi için, kararın uygulanmasında gizlilik kuralına riayet
edilmesi konusunda ilgililerin uyarılması, aksine davranışın Türk Ceza Kanununun 258 inci
maddesi uyarınca “Göreve ilişkin sırrın açıklanması” suçundan sorumluluk doğuracağının
hatırlatılması,
8- Koruyucu ve önleyici tedbir taleplerinde bulunulurken, tedbir talep eden ve edilen
hakkında daha önce başkaca bir tedbir kararı verilip verilmediği konusunda UYAP taraf
tedbir kayıtlarının mutlaka sorgulanması,
9- a) Korunan kişiye yapılacak tebligatlarda ŞÖNIM’e ait adres bilgilerinin
kullanılması hususunun dikkate alınması,
b) 6284 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca, gerekli
bulunması hâlinde, tedbir kararı ile birlikte talep üzerine veya resen, korunan kişi ve diğer
aile bireylerinin kimlik bilgileri veya kimliğini ortaya çıkarabilecek bilgilerin ve adresleri ile
korumanın etkinliği bakımından önem taşıyan diğer bilgilerin resmi kayıtlarda gizli tutulması
hususuna riayet edilmesi,
10- Hakkında tedbire hükmedilen kişilerin varsa yeni adres kayıtlarının alınması,
vakanın özelliği ve tedbir kararlarının vasıf ve mahiyeti gözetilerek basta Tebligat
Kanununun 2 nci maddesinde belirtilen “tehirinde zarar umulan is” kapsamında kolluk
vasıtası ile tebligat olmak üzere, usulüne uygun şekilde farklı tebliğ yöntemlerine
başvurulabileceğinin göz önünde bulundurulması,
11- Tedbir yükümlüsüne tedbire uyması gerekliliği ve tedbir kararının ihlâli
durumunda zorlama hapsi gibi neticelerin hatırlatılarak, bu süreçte ayrı bir sosyal
araştırmanın da yapılarak mahkeme tarafından verilen kararın gözden geçirileceği
hususlarının bildirilmesi,
12- 6284 sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının, Kanunun amacı dikkate
alınarak ivedilikle ve etkin bir şekilde uygulanması için;
a) Cumhuriyet savcılığınca önleyici ve koruyucu tedbir talebinde bulunulması
hâlinde, mahkemece verilen tedbir kararlarının takip ve denetimi açısından ilgili kurumlara
ve kolluğa iletilmesi için Cumhuriyet savcılığına gönderilmesi,
b) Kolluk birimleri, ilgili şahıs ya da mülkî amir tarafından doğrudan hâkim ya da
mahkemeden talep edilen önleyici ve koruyucu tedbir taleplerinin Cumhuriyet savcılığı aracı
kılınmaksızın gereği için doğrudan hâkim ya da mahkemeye gönderilmesi,
c) Önleyici tedbir kararlarının uygulanmasının kolluk birimleri marifeti ile
izlenmesi,
ç) Tekrarlanan şiddet olaylarına karsı gerekli önleyici ve adli müdahalelerin
yapılması bakımından, soruşturmanın başlangıcından infazın tamamlanmasına kadar tedbir
uygulamalarının takibinin etkin bir şekilde yapılması,
d) Verilen tedbirlerin kararda öngörüldüğü şekilde yerine getirilip getirilmediğinin,
sürenin bitimi beklenmeden 6284 sayılı Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliğinin 35 inci
maddesinin besinci fıkrası uyarınca titizlikle incelenmesi ve gereğine tevessül edilmesi,
e) Koruyucu ve önleyici tedbir taleplerinin kabulüne dair kararların, mahkeme
tarafından şiddet uygulayana ve korunan kişiye tebliğ edilmesi, talebin reddine dair kararların
ise yalnızca talepte bulunana tebliğ edilmesi,
f) Korunan kişi hakkında barınma tedbirine hükmedilmesi hâlinde tebliğin
yapılması için kararın ŞÖNIM’e gönderilmesi,
g) Tedbirlere ilişkin başvurular ile bu başvuruların kabul ya da reddine dair
kararların ŞÖNIM’e UYAP üzerinden bildirilmesi,
13- Hâkim tarafından verilen önleyici tedbir kararlarının tefhim veya tebliğ
edilmemesi kararın uygulanmasına engel teşkil etmeyeceğinden, kararın infaz edecek birime
teslim edildiği tarihte infazına başlanması,
14- Tedbir kararlarının ihlali nedeni ile zorlama hapsi kararı verilebilmesi için tebliğ
evrakında “kararın gereklerine aykırı hareket edildiğinde zorlama hapsi uygulanacağı”
yönünde meşruhata yer verilmesi,
15- Zorlama hapsi kararlarının;
a) İtiraz kanun yoluna tabi olması ve kesinleşmeden infaz edilememesi hususları
dikkate alınarak mahkeme tarafından ilgilisine tebliğ edilmesi,
b) Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 8 inci maddesi uyarınca,
kapalı ceza infaz kurumlarında infaz edilmesi gerektiği,
c) Koşullu salıverme ve denetimli serbestlik gibi infaz uygulamalarına konu
edilemeyeceği,
16- 6284 Sayılı Kanunun 15 inci maddesi uyarınca ŞÖNIM’lerden, tedbir kararlarının
uygulanma sonuçları ve ilgililer üzerindeki etkilerine dair rapor tanzim edilerek
gönderilmesinin istenebileceği,
Konularında gerekli dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim.
Abdulhamit GÜL
Bakan